tırınımmm

7 Temmuz 2014 Pazartesi

3

dehşete düşüren sıcaklar..
sıcak havanın o yapışyapışlığından mı acaba, yazın insanların mevcutlarından daha kötü olduklarını düşünüyorum. sadece düşünmek de değil aslında, evet tam anlamıyla hissettiğim bu. yazın insanlar daha kötü, daha bencil, daha çirkin..

***

öteki rüzgar'ı da bitirdim. şimdi ne yapacağımı çok bilmiyorum. J.J. ye dönüş yapıp araya diğerini sıkıştırabilirim (atalarımız).
dün biraz Giacomo Joyce'a baktım. isminin italyancasıymış bu. yasak bir aşk hikayesini anlatıyor sanırım. aslında basım amaçlı yazılmış bir metin değil (nasıl olabilir ki zaten) hatta sanıyorum büyük sayfalara karalanmış ama J.J.'nin becerisi mi, editörün vergisi mi anlaşılmayan bir bütünlükle sunulmuş. aslı karalama, özü metin olan "şey". çok tanımlayamadım. aslında tanımlayabilirim ama fiziki ortam sıkıştırıyor beni. rahat değilim ama yazmaktan başka kurtuluşum yoktu.

J.J'yi bir kenara bırakabilirim şu anda. şimdilik.

***

kendi lokasyonum dışında olduğum zamanlar, o sevmediğim şapşallığım üstüme yağıveriyor. yağmakla yetinmeyip yapışıyor. sıcak ya, sıcağın yapışkanlığıyla birleştiğinden sanıyorum, hiç çekilir bir durum değil. mesela, susadım, kalkıp su almak için yaklaşık 15 adım atıp sebile yürümem gerekiyor. tam 1 saattir boğazım kuruduğu için yutkunmakta güçlük çekiyorum. kalkamadım. sanki ben sandalyemden kalktığımda, şu kattaki tüm kafalar bana dönüp adımlarımı izleyecekler. hiç etrafıma bakmıyorum, yürürken kör bir tavuk gibi boşluğa ya da yere kilitliyorum gözlerimi. kimseyle göz göze gelmemek için yapıyorum bunu evet. korkmuyorum aslında, utanıyorum. niye sürekli utanıyorum ben?
"başkasının yerine utanmak" diye bir şey var, onu da yapıyorum. hayatım utanarak mı geçecek, ne korkutucu?
o kadar değil.

***

su aldım. soğuk ve güzel.

***

şirkete yakın bir alışveriş merkezi var. çevre trafiğinin tam olarak amına koyduğu söylenebilir.. ilk inşaatın başladığı zaman, bu bölgede AVM açlığı olduğunu söylemişti bir arkadaşım. AVM bir canavar. uzun bir kuyruğu var. renkli. bir ejderha gibi kehribar rengi gözleri yahut altın/bakır karışımı pulları yok. buna karşın üzerinde binlerce volt elektrikle çalışan ışıklı tabelaları var. yerleştiği bölgede çevre tahribatı büyük. "AVM manzaralı kiralık/satılık konut"çu bakteriler tarafından etrafı sarılıyor. canavar araziye yerleştiğinde, mülklerinin değer kazanacağını bilen başka bakteri çeşitleriyle entegre çalışıyorlar. "AVM manzaralı konutçugiller" tarafından besleniyorlar. sonra yollar yapılıyor, şehir AVM'ye uyduruluyor AVM şehre değil. elbette olması gereken bu, zira bir canavar, her koşulda kendini müdafaadan ve varlığının devamından sorumludur.
biraz önce canavarın içine girdik. her canavarın ortak özelliği uğultudur. uğulduyor. o kadar çok uğultu duyuyorsun ki, bir süre sonra uğultunun bir parçası olduğunu fark ediyorsun. sonra canavarın bir uzvu olduğunu, sonra, aslında canavarın tam da kendin olduğunu..
lokasyon için denebilir ki, canavar bir lütuf.

uğultu için?

1 yorum: